Milimetrenin binde birine bir mikron denmektedir. Nanometre mikrometrenin de binde biri ölçüdedir. Bu ölçünün ne kadar küçük ve dünyamızda bizim görebildiğimiz ve hayal edebildiğimiz ölçülerin dışında olduğu görülmektedir. Oysaki bu ölçülerde pek çok madde bulunmaktadır. Bir su molekülünün bir kaç nanometre olduğunu düşünürsek aslında hayatımızda pek çok ürünün nano boyutlarda olduğunu düşünebiliriz.

Son yıllarda tıp alanında kimya ve ilaç yapımında nanoteknoloji kullanımı yaygınlaşmıştır. Özellikle virüsler gibi 100 nanometreden küçük boyutlarında canlılarla mücadelede büyük moleküllerin etkisi sınırlı olmaktadır. Virüsün yüzey zarfının parçalanması için 100 nanometreden küçük ilaç parçacıklarına ihtiyaç duyulur. Böylece hedef dokuya daha etkili ulaşılır ve daha az ilaç ile etki sağlanmış olur. Yani daha düşük doz ile güven sağlanmış olur. Aynı zamanda hücrelerde emilimin hızlandırılması amacıyla yapılan nanopartiküller çok daha kolay hücre içine girmektedir. Cilt üzerinden emilimde de aynı şekilde emilimi arttırmak için nanoteknolojik ürünler kullanılmaktadır. Oluşturduğumuz nanoteknoloji ile 16 nanometre ile 340 nanometre arasında değişik boyutlarda nanomoleküller ürettik. Bu nanomoleküllerin etkinliği diğer büyük moleküllü ürünlere göre daha etkili olmaktadır.

Özellikle taşıyıcı sistem olarak kullanılan lipozom tekniği ile ilaçların saklanması ve hücre zarından hücre içine taşınması kolaylaşmaktadır. Normalde hücre zarında zararlı olan kimyasal maddenin hücre içine taşınması amacıyla kullanılabilir. Örnek olarak hücre zarında zararlı olan ve hücreyi yıkıma uğratacak kanser ilacı lipozomlarla hücre içine sokulabilir. Oluşturduğumuz lipozomlar 340- 450 nanometre aralığında ve yavaş salınımlı özelliklere sahiptir. Bu lipozomlar içinde daha küçük nanomolekülleri hücre içine taşımak mümkündür. Bu etkiler ile hem ilaç sanayisinde hemde dezenfektan, kimya sektöründe kumaşların kaplanmasında kullanımı mümkündür. Normalde uygulanan teknolojilerde büyük moleküllü lipozomlar (1-2 mikron) mevcuttur.. Bizim oluşturduğumuz lipozomlar çok daha uzun etkili ve bakteri ve virüslerle mücadele gücü fazla olan ürünlerdir. Aynı zamanda kozmetikte pek çok emilim avantajları sağlamaktadırlar.

Lipozomların enkapsüle edilmesi yani başka bir maddeyle kaplanması ile aktif maddelerin ortama salınması daha uzun süreler alır. Böylece yavaş salınımlı ürünler yapılmış olur. Yukarıda anlattığımız gibi hedefe yönelik ürünler geliştirmek ve salınım sürelerini ayarlamak mümkündür. Bizim oluşturduğumuz tekniklerle üç katlı moleküller oluşturmak mümkündür. Nanomoleküller lipozomlarla kaplanır. Bu lipozomlarda enkapsüle edilirse uzun etkili ve salınımında önce büyük moleküller daha sonra küçük moleküller salabilen sistemler oluşturulur. Bu teknolojiler ile pek çok alanda etkili ürünler yapmak mümkündür. Yaptığımız fare deneylerinden elde ettiğimiz bilgilere göre solüsyonların doku iyileştirici etkileri anlamlı bulunmuştur. Bu etkileri hedef organlara yönlendirilerek bölgesel sonuçlar almak mümkündür.

 

Lipozomal Ozon Nedir?

Geoxyn’in patentli üretim metodu, ozon ve ileri lipozom teknolojisini dünyada ilk kez birleştirdi. Ozonu yağ lipitlerine bağlayan bu teknoloji, yağ parçacıklarının büyüklüklerini 30-200nm arasına indirerek, hücre boyutundan çok daha küçük hale getirdi ve topikal kullanımda bile emilebilir olmasını sağladı.

Lipozomun Hücreye Girişi
Lipozomun Hücreye Girişi

Geoxyn’in nano boyuttaki ozon yüklü lipozomları, hücre duvarıyla birleşerek ozonun hücre içerisine daha kolay taşınmasını sağlar. Ayrıca yüksek dozdaki sıvı ozon, gaz ozona göre hem rejeneratif hem de antioksidan olarak çok daha etkilidir. Bu teknoloji dünyada ilk kez, ozonu gaz hali dışında sıvı hale getirmiş ve hücre içerisine girme etkisini lipozomal bir taşıyıcı kullanarak artırmıştır.

NEDEN OZON?

ANTİOKSİDAN ETKİSİ

Ozon pozitif iyon yüklü yapısı sayesinde hücre içinde ve hücre çeperindeki serbest radikalleri tespit edip hedef odaklı etki göstermektedir. Lipozomlar ise hücre çeperi ile birleşme özellikleri sayesinde bu etkiyi çok daha üst seviyelere taşıyarak hücrenin sağlıklı beslenen bir hale gelmesine yardımcı olur, kolajen üretiminin artmasını destekler.

Antioksidan Etkisi
Antioksidan Etkisi

REJENERATİF ETKİ

Ozon hücre içerisine ulaştığında mitokondride enerjiye dönüşerek ATP sentezinin artmasında önemli bir rol oynar. Bu özelliği ile hücresel düzeyde iyileştirici ve gençleştirici bir etkiye sahiptir. Gaz ozonda bu etki her ne kadar mümkünse de gaz formundaki ozonun dolaşımdan hızla çıkması etkinliğini sınırlar. Oysa ki, Geoxyn’in yavaş salınımlı lipozomal ozon teknolojisi sayesinde hücresel düzeydeki gençleştirici etkisi uzun sürelidir.

Rejeneratif Etki
Rejeneratif Etki

Geoxyn, size lipozomal ozonu hem saf hem de farklı formüllerde kokteyller olarak sunuyor.

Ozonun hücresel düzeyde başlatacağı canlandırıcı etkininin hücrenin ihtiyacı olacak diğer amino asit, mineral ve vitaminlerle desteklenmesi de gerekir. Vücudun hedeflenen bölgesine ve kişinin yaşına göre gereken vitamin ve amino asitlerin türü değişiklik gösterir. Geoxyn Lipozomal Ozon kokteylleri bu ihtiyaçlara göre farklı formüllerde sunulmuştur. Bu sayede ozon ile tetiklenen canlanma ve yenilenme süreci en etkili şekilde desteklenmiş olur.

Teknik Veriler

Geoxyn Lipozomal Ozon ile yapılan hayvan deneylerinde hücre düzeyindeki etkisi ile kıl foliküllerinin %229 artırdığı kanıtlanmıştır.

Kıl Folikülü, 1. Gün x 10 H&E
Kıl Folikülü, 1. Gün x 10 H&E

Kıl Folikülü, 1. Gün x 10 H&E
Kıl Folikülü, 1. Gün x 10 H&E

Kıl Folikülü, 30. Gün x 10 H&E
Kıl Folikülü, 30. Gün x 10 H&E

Kıl Folikülü, 30. Gün x 10 H&E
Kıl Folikülü, 30. Gün x 10 H&E

 

Geoxyn Lipozomal Ozon ile yapılan hayvan deneylerinde Dermis/Epidermis oranını %152 artırdığı, kılcal damar sayısında ve bağ dokuda artış sağladığı kanıtlanmıştır.

Dermis/Epidermis, 1. Gün x 40 H&E
Dermis/Epidermis, 1. Gün x 40 H&E

Dermis/Epidermis, 30. Gün x 40 H&E
Dermis/Epidermis, 30. Gün x 40 H&E

Damar Sayısı, 1. Gün x 40 H&E
Damar Sayısı, 1. Gün x 40 H&E

Damar Sayısı, 30. Gün x 40 H&E
Damar Sayısı, 30. Gün x 40 H&E